Rıza Can Aşık’ın kaleminden…
”Oy vermek değiştirmesi gereken şeyleri değiştirseydi zaten yasaklanırdı.”
Türkiye’deki son sürece dair bir soru işareti? Sisifos’un laneti gibi Türk milleti yıllardır kayayı taşımakla mükellef. Oturulan masa sağ kesimde küçükte olsa bir gurup insanı büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Bugüne kadar ölünmesi gereken değerler meğerse kumar masasındaki kozlardan başka bir şey değilmiş hissiyatını doğurdu. Kitabı okuyanların kitaptan haberi olanların şaşıracağı bir şey değil elbet.
Vaziyet masanın sandalyelerini arttırmaya müsait. Yancıları eksik olmayan ülkemin fırsat krizcileri partilerini bir bir kurmaya başladı. Bu gidişle terkettiğimiz alfabelere de ihtiyaç duyacak gibiyiz, malum yeni partilerimize harf yetmeyecek.
Düzen içerisindeki hayal kırıklıkları toplumda derin fay hatları oluşturduğunda ve mevcuttaki partilere halk reyini terkedecek olsa, yerini dolduracak eskisinden hiçbir genetik farkı olmayan yeni partiler hemen türeyiverir. Bu yenilerde genellikle eskilerin kadro dışı kalmış bal ligi topçuları gibi transferi patlatıp sahaya geri dönerler. Performanslarından hiçbir şey kaybetmemiş bu kasaba siyasetçileri girdikleri her pozisyonda ofsayta kalmaya kaldıkları yerden devam ederler.
Peki yeni kurulan bu partilerin amacı nedir? Eskilerin kadrolarıyla yeni ne söylenebilir? Milyonlarca insanın üzerinde şahısların rolü ne derece etkilidir? Düzen ve genel mantık aynı ise dünün aktörleri neyi değiştirebilir? Aynı şey denenerek farklı ne elde edilebilir?
Yeni partilerin de amacı bu sorulara cevap vermek değil zaten. Onlar düzene inancını imanını kaybetmiş, kaybetme tehlikesi olan insanların umudu olup tekrar düzen içerisinde kalmalarını sağlamak. Farklı bir yolun olabileceğini akıllara getirmemek. Düzenin mağarasında kafasını kaldırıp ışığı biraz görenler için yeni kayalar önüne hemen sunuluyor. Bizlerin Sisifos’tan bir farkı var tabi. O aynı kayadan ümidini kesmiyor, bizler yılgınlığa kapıldığımızda kayamız değiştiriliyor ancak sonuç bizim içinde her seferinde hayal kırıklığı.
Sisifos ve biz bir gün ‘’umudum kayayı taşıyacağım o tepenin zirvesinde değil’’ dediğinde umudun iç cebimizde olduğunu göreceğiz.
-Rıza Can Aşık-