Furkan Alp’in kaleminden…
24 Haziran 1839’da Nizip’te Mısır Hidivliği ile Osmanlı Devleti arasında meydana gelmiştir.14 Mayıs 1833’de Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile 2. Mahmut arasında yapılan Kütahya Antlaşması’ndan iki taraf da hoşnut değildi. 2. Mahmut; Mehmet Ali Paşa’ya verilen Suriye, Adana, Girit ve Cidde gibi zengin eyaletleri geri almak istiyordu. Mehmet Ali Paşa da elde ettiği kazancı az buluyordu. Mısır’ın ödemesi gereken vergi de anlaşmazlık konusuydu. İngiltere, Suriye ve Mısır ticaretini kendisine kapayan Mehmet Ali Paşa’nın Doğu Akdeniz’de kuvvetli bir devlet kurmasını istemiyordu.
Osmanlı; Suriye ve Lübnan’daki Mısır egemenliğine son vermek istedi. Hafız Mehmet Paşa’nın komutasında Urfa’ya bir ordu gönderildi. Osmanlı ordusunda başta General Moltke olmak üzere 4 tane Prusyalı kurmay subay vardı. Bu sırada 40 bin kişilik Mısır ordusu Halep’te bulunuyordu. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın yönetiminde olan Mısır ordusu, Osmanlı ordusuna saldırma emri alarak Nizip’teki ovaya geldi. Mısır ordusu, Osmanlı ordusunu dört saat içerisinde ağır bir yenilgiye uğrattı. Böylece İbrahim Paşa’ya Anadolu kapıları açılmış oldu. Osmanlı Devleti bu zor durumdan, İngiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya gibi büyük devletlerin müdahalesi ile kurtulabildi.
Mehmet Ali Paşa’nın ordularının haberi İstanbul’a gelmeden biraz önce Sultan 2. Mahmut öldü. Tahta Abdülmecid geçti. Bu sırada Osmanlı donanma komutanı Ahmet Paşa, ihanet ederek donanması İskenderiye’ye götürdü ve Mehmet Ali Paşa’ya teslim etti. Ordusunu ve donanmasını kaybeden Osmanlı Devleti çok kötü bir duruma düştü. Sonraki süreçte iki taraf da Londra Antlaşmasını kabul etmek zorunda kaldı. Mısır, özerk bir statüye geçti.
Nizip Muharebesinin yaşanması ve akabinde Sultan 2. Mahmud’un ölümüyle birlikte bir dizi olgu doğdu. Nizip Muharebesi’nin akabinde hem Mısır Hükümeti hem de Osmanlı Devleti, Birleşik Krallık ile -her bakımdan- hiç olmadığı kadar yakınlaştı. Londra Hükümeti, Mısır ile İstanbul arasındaki bu çekişmeleri güya yatıştırarak ve bir pax(sulh zemini) sağladı. Bu pax, modernite ve medeniyyet temelliydi. Bu temelde doğan olgular neticesinde; Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve Sunuf-ı Millet sistematiğinin çöküşü, Islahat Fermanı, 1. Meşrutiyet ve Kanun-i Esasî gibi Osmanlı’nın son yüz senesine damga vuran önemli hadiselerin önü açılmıştır.
-Furkan Alp-